Bu yöntemler sadece içerik üretirken değil, genel olarak fikir bulurken de işinizi kolaylaştırabilir.
İçerik üretmek ile düzenli içerik üretmek arasındaki farkın göründüğünden çok daha büyük olduğunu düşünüyorum.
Yazma sürecinizin başında, ortasında ya da ilerisinde olsanız da yazar tıkanıklığı ya da popüler adıyla writer's block yaşamanız oldukça olası.
Daha önce bir fikri nasıl bir içeriğe dönüştürebileceğinizden bahsetmiştim, ancak bu kez sürecin biraz daha öncesine gitmek ve kendi yöntemimi kullanarak yazacak bir konu bulurken ne yapmanız gerektiğinden bahsetmek istiyorum.
1- İlham efsanesi: İlham, yürümeniz gereken bir yoldur, size gelecek bir peri değil.
Düzenli olarak içerik üretmek söz konusu olduğunda, beklenen ilham düşündüğünüz kadar rastgele gelmez.
Pek çok müzisyenin kendine özgü şarkısını hayal edip kağıda döktüğünü ve romancıların o harika sonu duşta bağladığını duyduk ve gördük.
Aslında bu, içeriği yaratan kişilerin rastgele ilham almasıyla ilgili bir durum değil. Bu, onların düzenli olarak konu üzerinde kafa yorduklarını ve daha sonra aktif düşünmenin yerini fikirlerin pasif sentezine bıraktığını gösteriyor.
Odaklanmamız gereken şey bu pasif sentez dönemi değil, duşta bile fikirleri sentezleyecek kadar aktif olmaktır.
Başka bir deyişle, konunun kendiliğinden ortaya çıkmasını beklemek yerine, aktif kalmamız gerektiğini kabul etmemiz gerekiyor.
2- Startup'ların en büyük zorluğu: Zihninizi sürece alıştırmak.
Startup'lar kuşkusuz herhangi bir işin en zor kısımlarından biridir. Uyum sağlamanız gereken onlarca şey bunaltıcı olabilir.
Yine de bu kural istisnasız geçerlidir: Ne kadar çok yazarsanız, o kadar çok açılırsınız.
Nasıl daha iyi yazılabileceğine dair onlarca makaleyi burada sıralayabiliriz ve internette daha binlercesini bulabiliriz. Ancak bu sürecin kişisel kısmı kritiktir.
Ne kadar çok yazarsanız, o kadar çok yazacak konu bulursunuz.
Bir sohbette bunu çok duyarız: "Konu konuyu açar". Bunun yazarken de gerçekleşebileceğini garanti edebilirim.
Kişisel bir not: Yazacak konu bulmakta en çok zorlandığım zamanlar, tatillerden veya molalardan döndüğüm zamanlardı
Bu nedenle, kendinizi hangi seviyede görürseniz görün, yazmak pratik gerektiren bir uğraştır. Bazen bunu fiziksel egzersiz gibi düşünmeniz ve ellerinizi ısıtmanız gerekir.
3- Yazma motivasyonunun adını farklı koyalım: Yazmak sadece topluma hizmet etmek değildir.
İçerik oluşturucular tarafından yapılan bazı açıklamaların yeni başlayanlar için yanıltıcı olabileceğini düşünüyorum.
"Tek amacım size fayda sağlamak", "Tek amacım hayatınıza değer katmak" gibi ifadeler kesinlikle değerli ve kimseyi bu konuda yalan söylemekle suçlamıyorum. Ancak bunların kaçınılmaz olarak üretim sürecinin kişisel yönünü gölgelediğini düşünüyorum.
Bazen kendinize değer katmak ya da fayda sağlamak için ürettiğiniz bir içerik birçok insana değer katabilir.
Birçok kişi insanlara değer katacak, etkileşim alacak, beğeni kazanacak içerikler arıyor. Burada farklı bir zihniyet de düşünülebilir.
Peki ya yazma sürecinin bir parçası da kendinize değer katmaksa?
Kendi sorun ve ihtiyaçlarınızdan yola çıkarak insanlara sunduğunuz içerikler çoğu zaman insanların içselleştirdiği noktalara temas edebiliyor.
Günün sonunda farklı hayatlar yaşıyor olsak da; birçok konuda duygularımızın ne kadar benzer olduğunu görmek şaşırtıcı.
Bu nedenle dışa baktığınız kadar içe bakmayı da unutmayabilirsiniz.
Bazen içinizde dile getirmekten korktuğunuz ses, birçok insanla aynı frekansta olabilir.
4- Yazar tıkanıklığını bir sinyale dönüştürelim: Farklı bir şeye ihtiyacınız olabilir mi?
Aynı döngüde yazdığınızı, sürekli aynı şeylerin aklınıza geldiğini hissediyorsanız, bu farklı bir şeye ihtiyaç duyduğunuzun sinyali olabilir.
Peki bu çeşitlilik ihtiyacını nasıl karşılayabiliriz?
Makine öğrenimi konusunda uzman değilim ama temelde dijital içerik tüketimindeki en yaygın mantık, algoritmaların size ilginizi çekebileceğini düşündükleri içerikleri sunması olarak özetlenebilir. Burada eskiden tükettiğiniz içerikler büyük rol oynuyor.
Özellikle YouTube gibi platformlarda gerçekten tatmin edici içerik bulmak zor, ancak bir tane bulduğunuzda diğerlerine daha kolay geçebiliyorsunuz.
Bir oturuş için şunu deneyebilirsiniz:
Tarayıcınızda veya uygulamanızda gizli modda, çok fazla göz atmadığınız ancak keşfetmek istediğiniz bir konuyla ilgili bir video izlemeye başlayın. Bu şekilde açtığınızda, geçmişte gördüğünüz önerilen içerikler yerine yeni keşfettiğiniz konuyla ilgili içerikler sunulacaktır.
Bu, düşündüğünüzden çok daha yaygın bir durumdur. Özellikle Reddit veya Quora gibi platformlarda, birden fazla hesabı olan çok sayıda insan görürsünüz.
Bunun nedeni, ister bilgi odaklı ister eğlence odaklı olsun (farklı bir ikili olarak ekonomi veya psikoloji olarak ayrılabilir) farklı içeriklerin birbirine karışmamasını sağlamaktır.
Farklı alanlara aşina olduğunuzda, gördüğünüz yeni detayları eski bilgilerinizle birleştirebilir ve farklı perspektiflerden içerikler ortaya çıkarabilirsiniz.
5- Kayıtsızlık sorunu: Süreci önceliklendirmek.
Aslında yazmayı önceliklendirmek kolay değildir. Çıktısı doğrudan görülemeyen ve bazen sancılı olabilen bir sürece öncelik vermeyi kimse istemez.
Ancak düzenli olarak yazmak ve konu bulmak için bunu bir öncelik haline getirmeniz gerekir. Gününüzün belli bir bölümünü yazmaya ya da konunuzu araştırmaya ayırmadan ilerlemeniz neredeyse imkansızdır.
Gününüzü planlarken "Bugün yazacağım" veya "Bugün konumu araştıracağım" diyebilirseniz, potansiyel bir tıkanmanın önüne geçmiş olursunuz.
6- Hiçbir fikir dokunulmaz değildir: "Bu konuda yazabilirim" ya da "Bunu yeniden yazabilirim" demekten korkmayın.
Muhtemelen yazdığınız, yazacağınız ya da yazmakta olduğunuz her konu hakkında daha önce yazılmıştır ve yazılmaya devam edecektir.
Dolayısıyla karşınıza çıkan bir içerik parçasının konusuna kendi yorumunuzu katmanızda hiçbir sakınca yoktur. Bu konuda bir otosansür mekanizması oluşturmak gibi bir zorunluluk da yok.
Yazılı bir konuyu yazılı olmayan bir şekilde ele almak, yazılı olmayan bir konuyu araştırmaktan çok daha pratiktir.
Ayrıca bir konu hakkındaki düşünceleriniz bu detaylar ışığında değişebilir, gelişebilir ve yeniden yorumlanabilir.
Yazdığınız bir içeriği tekrar gözden geçirmeniz, yeni kaynaklarla sunmanız ya da yeni bakış açılarıyla değerlendirmeniz oldukça mümkün.
Bu şekilde aynı konuya farklı bakış açılarını ya da aşamalı bir gelişim sürecini yansıtabilirsiniz.