Ana içeriğe atla

Neden Durmaksızın Yazmalısınız… (Hiç) İstemeseniz Bile


Hiç yokuş aşağı koşmak zorunda kaldınız mı?

Bazen yazarken kafamın içinde; “Her an çizgi filmlerdeki karakterler gibi, merdivenden aşağı ağır ağır zıplaya zıplaya yuvarlanacakmışım gibi hissediyorum…”


Amatör bir koşucuyum, genellikle 5K-10K mesafelerdeki koşu yarışmalarına katılıyorum. Keyif için koşuyorum. Ödül veya derece alabilecek kadar hızlı ve yetenekli değilim. Koşmak, yazmaya başlamadan önceki terapimdi. Artık koşarken yazacaklarımı düşünerek çok daha fazla terapi yapabiliyorum.


Hatta bir seferinde cesaretimi toplayıp, 21K (Yarı Maraton) koştum. Aslında son birkaç km’yi yürüdüm ve pek koştuğum söylenemez. Ayrıca yaşadığım ağrılı günlerden sonra da ikinci kez 21K’ya katılmamak üzere de kendime söz verdim. :)


Bir çok kez yokuş aşağı koşarken hız kesmek zorunda kaldığım zamanlar oluyor. Çünkü yokuş aşağı normal hızınızın çok üzerinde bir hızla ilerlemeniz gerekiyor. Bu da sizin düşmenize veya sakatlanmanıza neden olabilir.


Çocukken, İzmir — Çiçekli Köy’de belirli periyotlar ile ailece piknik yapardık.


Onlarca basamağı olan bir merdiven hatırlıyorum. Arkadaşlarım ile merdivende bir yukarı bir aşağı doğru giderdik.


Yukarı çıkış yavaş ve zorlayıcı olsa da, benim için asıl sinir bozucu olan aşağı doğru iniş olurdu.


Çünkü bacaklarım beynimden daha hızlı çalışıyordu. Sanki o an eylemler, beynimin talimatlarını dinlemiyordu.


Hücrelerim, vücut kaslarım, görüş alanım ve önümdeki yol arasında hiçbir koordinasyon olmazdı.


Kontrolsüz bir şekilde aşağıya doğru inerken her şey karmakarışık olurdu; sabırla yere çakılacağım anı beklerdim.


Yıllar sonra aynı duyguyu, Medium’da İngilizce bloğumda kesintisiz yazı yazma (yayınlama) mücadelesi verirken yaşadım.


Yazı biraz uzun o yüzden, rehberlik etmesi için içindekiler bölümü hazırladım.


Medium’da 30 Günde — 30 Makale Yazma Yayınlama Mücadelesi


Herkes bunu yapıyordu ve ben de geride kalmak istemiyordum.


Hemen ben de yaparım diyip, atladım.


İlk başta her şey çok güzeldi.


Heyecanı sevmiştim. 4 gün arka arkaya her gün makaleyi yayınla düğmesine basarken, gururla gülümsüyordum.


O sırada şunu diyordum.


“Bu çok kolay… Bunu başarabilirim… İnsanlar neden bu konuda saçmalıyor ve zor olduğunu söylüyorlar anlamıyorum!”


Ama 8–10 gün sonra farkettim ki, geride kalıyordum ve üzerimdeki baskı artıyordu.


Makaleleri bitirmek için bayağı bir mücadele ettim.


Sanki evren bana karşı komplo kurmuş ve görünmez bir güç bana (kara) büyüsünü yapıyordu.


Ve bunu takip eden şeylerden bazıları şunlardı:

 

  • Yayınla düğmesine basmakla ilgili kaygı
  • Küçük değişikliklere karşı artan sinirlilik
  • Yazı kalitesinden ödün verme eğilimi
  • İş-yaşam dengesi pencereden dışarı çıktı

Her nasılsa, nefes nefese kalarak mücadeleyi bitirdim ve bir daha asla tekrarlamayacağıma kendime söz verdim.


Her gün Yazı Paylaşma Mücadelesi — Vol 2.0


(Az önce… bunu asla tekrarlamayacağımı söylememiş miydim!?)


Evet, kesinlikle ne dediğimi biliyorum.


Her gün yazma zorunluluğu, tıkanıklığın izlerini ortadan kaldırdı.


Ayrıca şunu farkettim, düşünecek zaman yok ve sadece yazmaya devam et.


Sonra, hikayeyi çok fazla mükemmelleştirme ihtiyacı da ortadan kalktı.


Ve inanın bana, sıkı bir takipçim iseniz mutlaka farketmişsinizdir. Bunun yan etkisi bende tuhaf bir utanmaz, sıkılmaz özgüvene dönüştü.


Kulağa garip geldiğini biliyorum ama bu beni iyi hissettirdi.


İstatistiklerim grafiğin dışındaydı!!!


Daha fazla insan benimle etkileşime geçti, takipçi sayım arttı ve gelirim de arttı.


Böylece, bu iki yaptığım alıştırmanın iyi kısımlarını not olarak aldım ve daha iyisi yapabilmek için iyi bir plan geliştirdim.


Her gün yazın. Durmaksızın yazın.


Bunun anlamı her gün ‘YAYINLA’ değil.


Bunun anlamı her gün ‘YAZIN’.


Biliyorum, bu tavsiyeyi her zaman duyarız.


Hep şöyle derler;


Üretken bir yazar olmak istiyorsanız yazın, yazın ve biraz daha yazın.

 

Tamam, yazdıkça yazarsanız da, sonra ne olur?


Yazmak istemediğinizde bile yazarsanız, ne olur?


Bunu sırf yapmış olmak için, yapmanın ne anlamı var?


İşte bugün duyacaklarınız bunlar.


Her gün yazı yazarsanız ne olur?


2 Tane E-kitap ve 500'den fazla çevrimiçi yazı ve makale yazdıktan sonra;


Size bu konuda, azda olsa bilgi verebilecek nitelikte olduğumu rahatlıkla söyleyebilirim.


Argümanlarımı ortaya koymaya ve bu konuyu savunmaya başlamadan önce, size yazarlığın acı verici bir meslek olduğunu söyleyeceğim.


Evet, ben bir çevrimiçi yazarım ve bunu benden duymak kulağa garip gelebilir.


Ama bu bir gerçek.


Hiç şüphesiz, devam etmek için tüm cesaretinizi ve disiplininizi sürekli diri tutmanız gerekiyor.


Ama bu ödüllendiricidir.


Bambu ağacı gibi — topraktan fışkırdığında hızlı büyümeyi tam anlamıyla görebilirsiniz!


Bu cesaret verici düşünceyle, şimdi her şeyin ‘nedenine’ gelelim.


1. Yazılarını üstü üste biriktir. (Aynı BES — Bireysel Emeklilik Sistemi gibi)


BES’lerin nasıl çalıştığını hepimiz biliyoruz, değil mi?


Bir kişinin istediği sıklıkta, genellikle aylık olarak biriktirerek bir birikime dönüşen sistematik emeklilik yatırımıdır.


Yazdığınız/yarattığınız her yazıyı ilerisi için birikime dönüştürmek için de sürekli üstüne eklemeye devam etmeniz gerekiyor.


Kendinizi yazma dünyasına tamamen kaptırdığınızda, yazmanın biraz ondan, biraz bundan yapmaktan ibaret olduğunu ve yavaş yavaş şekillendiğini anlayacaksınız.


Bu, bir şeye başlayıp onu tek seferde tamamlamakla ilgili değildir; daha çok, çalışma hacmine sürekli ekleme yapmakla ilgilidir.


Peki oluşturduğunuz birikim külliyat nedir?


  1. Görünürlüğünüz
  2. Bir yazar olarak markanız, isminiz, prestijiniz
  3. Daha sonra paraya çevireceğiniz varlık portföyü


Bu küçük yazı parçalarınız ölümsüzdür, bir gün siz olmasanız bile çalışır.


2. Kanal tıkanıklığının açılması


Her paslı boru başlangıçta tıkalıdır. Ancak tıkanıklık açıldığında suyun sorunsuzca akmasına izin verir.


Yazmak da böyledir.


İlk yazılarınız, başlangıçta berbat görünüyor olsada endişelenmeyin. Bunun tıkanıklığı açma süreci olduğunu anlayın, zaten olması gereken de budur.


Düşüncelerinizi kaleme alıp, yada ekran başına geçiğ her yazdığınızda, yazma kanalınızı daha geniş ve daha temiz olarak açarsınız.


Yazmaya başladığımda, bazı yazarları okurdum ve yazılarının ne kadar akıcı olduğuna hep hayret ederdim!


Hep şunu sorardım;


“Ben ne zaman o noktaya geleceğim?”

 

Zamanla bunun, daha çok yazmaya maruz kalmakla ilgili olduğunu gördüm.


Kanaldan ne kadar çok su fışkırırsa, o kadar temiz kalır.


Zamanla, fikirleri bulmak için daha az zaman, iyi bir cümle kurmak için daha az zaman, cümleleri birbirine bağlamak için de daha az zaman harcadığıma tanık oldum,


Bu aynen;


Bir eser yazmak için kas hafızası oluşturmak gibi.

 

3. Hain ejderhaları evcilleştirmek


Ağzından ateş püskürten ejderhalar, yazarlar için gölge gibidirler.


Dönersiniz ve oradadırlar. Onlarla baş etmenin en iyi yolu onları görmezden gelmektir.


Peki bu nasıl olur?


Onların varlığına rağmen işinizi yapmaya devam ettiğinizde yok oluyorlar.


Kural çok basit.


Bir şey yapmam gerektiğini bildiğimde, onu yapıp yapmamayı düşünmek yerine, sadece yaparım.


Bir şeyi her gün yaptığınızda zihniniz de aynı şekilde çalışır.


Durdurulamaz bir momentum yaratırsınız; o anı yakaladığınızda bundan yararlanın.

 

ANCAK…. burada size şunu söylememe izin verin: ara vererek veya kaygı ile çalıştığınızda bu moda girmek çok nadir olur.


Bir aradan sonra yazmaya yeniden başladığım zamanlarda, çoğu zaman şüphe ve kaygıyla dolup taşarak kendimi oturup yazmaya zorlardım.


İşin püf noktası bu , momentumu — sürekliliği asla elden bırakmamak.

 

4. Bol fikir sandığı


Ben buna çığ etkisi diyorum.


Daha fazla yazdıkça daha fazla fikir üretirsiniz ve daha fazla fikir ürettikçe daha fazla yazarsınız.


Bu döngü devam eder.


Peki daha fazla fikre sahip olmanın ne faydası var?


Daha fazla fikirle daha fazla fırsat keşfedersiniz, elinizde daha fazla madde var, diğer alanları veya platformları kolaylıkla keşfedin, o zaman işleri yönetmek çok daha kolay hale gelir.


Fikirler bir içerik oluşturucu için gerçek hazinedir, çünkü tüm operasyonu besleyen onlardır.


5. İş ile ilişkilendirin


Çoğu yazarın ticarete bağlı kalmak için neden bu kadar çok mücadele ettiğini biliyor musunuz?


Çünkü kendilerini ‘yazar’ olarak tanımlamıyorlar.


Kendilerini bundan başka her şey olarak görüyorlar.


Özenti yazarlar, amatörler, mücadele eden yazarlar, çaylaklar, vb.


Ara sıra yazıyorsanız, yazar olma fikri konusunda hâlâ kararsızsınız demektir.


Ve bunun için kendinizi suçlamayın. Bu çok doğaldır.


Ben yazma mücadelesine girdiğimde, yazar olmanın enerjisini hissettim.


Elinizdeki işe bağlı olduğunuzda, çabanızı haklı çıkarırsınız.


Rolünüzü hissedersiniz ve daha iyisini yaparsınız.


6. Güven artırıcı sinyaller


İnşaat halindeki yüksek binaların kenarlarında yürüyen inşaat işçilerini gördüğümde baldır kaslarımda garip bir karıncalanma hissediyorum.


Ne kadar da rahat yürüyorlar! derim.


Ama bu özgüvenden kaynaklanıyor, dengelerine duydukları güvenden.


O çevrede daha önce o kadar çok yürümüşlerdir ki, bu onların doğal bir parçası haline gelmiştir.


Yazmanın çeperlerinde yürümek için de bu cürete ve rahatlığa ihtiyacınız var.


Ve bu cüret, her gün orada olduğunuzda sürekli yazdığınızda size gelecektir.


Tekrar ve tekrar yazmak, zihne bunun sizin doğal bir parçanız olduğuna dair yinelenen bir sinyaldir.


7. Daha iyi bir iletişimci


Yazmak kelime anlamıyla sözcükleri bir araya getirme eylemi anlamına gelse de, bu işin sadece küçük bir kısmıdır.


İşin büyük kısmını, arıtma oluşturur.


Daha fazla duygu, daha fazla anlam, daha fazla yoğunluk, daha fazla netlik, daha fazla bağlantı eklemek.


Bunlardan daha fazlasını elde etmek için kelimeleri yeniden hizalamak.


Metni daha fazla anlam ifade edecek şekilde yeniden yazmak.


Bunu birçok kez yaptığınızda, kelimelerle daha iyi olursunuz.


Bir yazar, normal bir zihnin yorumlamaktan aciz olduğu şeyleri ortaya çıkarabilir.


Bu, onlara kelimeleri parlatma sanatını uyguladıkları için olur.


Bu bir gecede ya da sadece bir isim etiketiyle olmaz.


Pratikle birlikte gelir.


SONUÇ


Ünlü yazar Salman Rushdie’nin sözleriyle bitireceğim:


“Sadece orada oturmalı ve bunu kendiniz yapmalısınız. Yıllar içinde bu benim gerçekten geliştirdiğim bir disiplin. Her gün masama oturup işimi yapabiliyorum, kendime asla yapmama izni vermiyorum.”

 

Başarı %1 yetenek ve %99 sebattır.


Dışarıdaki herhangi bir başarılı insana sorun.


Yazmak için masaya oturmanın acı verici olabileceğini biliyorum. Dünyadaki her şey yapılacak daha iyi bir şey gibi görünür ve diğer tüm çağrılar, içinizdeki uysal yazarın çığlığından daha yüksektir.

Ama yapmalısınız.


Eğer sesinizin kükremesini istiyorsanız, o sandalyeye sürünmeli ve yazmalısınız.


Kırılganlık sizi her zaman aşağı çekecektir, ancak şu şekilde düşünün.


Başlamanız ne kadar gecikirse, süreç o kadar uzar.


Yazarlık oyununu daha iyi oynamanız için size küçük bir hediye vermek istiyorum — Buradan Alabilirsin.


Tüm mücadele eden yazarları daha fazla yazmaya teşvik etmek ve motivasyonlarını yüksek tutmaya teşvik eden bir e-bülten hazırlıyorum — Bültenime Buradan Katılabilirsin.




Popüler Yazılar

Türkiye'den Medium İle Ödeme Nasıl Alınır? - 2024 Güncelleme

Source Bu yazımı 2024 yılı verilerine göre tekrar güncelledim. Çünkü Medium şimdiye kadar ki en büyük güncellemeyi duyurdu ve platformda bir çok köklü değişiklik yapılacağı açıklandı.  Bizi en çok sevindiren haber 2024'e başlarında, Türkiye'nin de için de bulunduğu 50 ülke daha Medium Partner Programına dahil edilecek ve artık türlü türlü sihirbazlıklar yaparak üye olmaya çalışmayacağız.

Blog Kurmanın Maliyeti Ne Kadar? - 2024 Güncellendi

Source Blog kurmanın Yıllık Maliyetinin ilk yılınızda en fazla sadece 195 TL Olduğunu Biliyor musunuz.

Daha İyi ve Kaliteli Yazmak İçin Hergün Kullandığım 4 Uygulama

Source Bu uygulamalardan ve web sitelerinden önce gerçekten kötü yazıyordum. Bugün Medium yazma yolculuğuma başlayalı neredeyse 6 ay oldu.

Medium'dan Ödeme Alma ve Stripe Ayarları - 2024 Güncellendi

Source Medium’da ki iki hesabıma da bu yöntem ile kısa sürede ödeme onayı aldım. İddia ediyorum Türkçe olarak hazırlanmış en detaylı Medium Partner Program ve Stripe başvuru rehberini okuyacaksınız.

Kitap Okuyarak Para Kazanmanın En Kolay Yolları

Source Medium'da tecrübelerini paylaşan ve sadece kitap okuyarak, her ay binlerce dolar para kazanan insanlar görüyorum. Gençken hayalim hep tam zamanlı profesyonel bir okur olmaktı. Tüm işimin sadece kişisel gelişim kitapları okumak ve kişisel gelişim için neyin iyi, neyin kötü olduğunu tespit etmek sonra da düşüncelerimi ve tecrübelerimi diğer insanlarla paylaşmak olmasını istiyordum.

Medium'da 100 Takipçi Bulma Yöntemi - 2024 Güncellendi

Source Bu yöntem ile 4.500 Takipçi kazandım.  Eğer sadece makale yazarak ve paylaşarak takipçi bulmaya çalışırsanız, kısa sürede ilk 100 takipçiyi bulmak gerçekten çok zor.  Tabii ki işe yarıyor fakat 100 takipçi için bile bir kaç ay gibi bir zamana ihtiyacınız var.   Halen Medium'da Türkçe makaleler yazıyorsanız kısa sürede başarmanız gerçekten zor.

Medium'da Yazarak Nasıl Para Kazanılır?

Source Medium'daki yazarların %9'u ayda 100$'dan fazla, %5'i ayda 1.000$'dan fazla ve %3'ü 10.000$'dan fazla ve %1'i ise tamı tamına 25.000$'dan fazla para kazanıyor. Bu paraları Türk Parasına çevirdiğinizde ne kadar büyük rakamlardan söz ettiğimi anlayabilirsiniz.

Medium Yazarlık Başlangıç Rehberi - 2024

Source Medium'da Yazmaya Nasıl Başlanır? Bilmek istediğin ama sormaya korktuğun her şeyi bu yazımda paylaşacağım.

ChatGPT ile E-Kitap Yazma Rehberi - Resimli Anlatım

Source ChatGPT Kullanarak İki Kitap Yazdım, Geçen Gün ilk Satışımı Yaptım ve 2$ Kazandım. Yapay zekanın çok hızlı şekilde hayatımıza gelişi ile birlikte bir çok işin yapılış şekli ve geleceği ile ilgili tartışmalar başladı.

2024 Yılında Yazarlar için En Çok Kazandıracak 5 Blog Fikri

  Photo by   Artem Sapegin   on   Unsplash Size pasif gelir olarak, bloğunuzda yazacağınız konular için bunları neden göz önünde bulundurmanız gerektiğini anlatacağım.