Her blog yazarının ihtiyacı olan şey sadık bir okuyucudur.
Bu yazımı, en sadık okurlarıma armağan etmek istiyorum. Eminim, onlar kendilerini biliyorlar.
Hangi tipte yazar olursanız olun, sayfalarca deneme yazın, onlarca kitap yayınlayın, binlerce kitap okuyun. Bana göre başarılı bir yazar olduğunuzu söyleyebilmeniz için, ihtiyacınız olan tek şey bir tane bile olsa o sadık bir okuyucudur.
Çünkü tüm disiplininiz, motivasyonunuz sadece bir tane düzenli okur edindiğinizde başlar, daha sonra sayıları 2, 3, 4 olur ve git gide artmaya başlar.
Zaman zaman aklıma şu söz gelir.
Binlerce arkadaşın olacağına, bir tane sağlam dostun olsun.
Ben yazarlar içinde şöyle düşünüyorum.
Bloğumu tek sefer ziyaret eden onbinlerce ziyaretçi yerine sadık ve düzenli olarak ziyaret eden sadık bir okuyucum olsun.
Büyük devrimler, büyük şirketler, büyük fikirler, büyük icatlar, büyük aşklar, büyük başarılar; hep o ilk sadık takipçi ile başlar.
Yazarlar içinde, o ilk sadık takipçiden/okuyucudan sonra artık herşey çok farklıdır.
Artık, kelimeleri ve cümleleri öyle seçersiniz ki, yazarken en iyi eserinizi çıkartmak zorunda hissedersiniz kendinizi.
İlk sadık okuyucudan önce, yazılarını kimsenin okumayacağını düşünerek amatörlüğünde arkasına sığınarak rahatça yazıyorsundur.
Ama artık durum çok farklı ve yazım hatalarını bile düzeltecek kadar sana ve yazılarına önem veren sadık okuyucuların vardır.
Bazen modunda değilsindir, yazmak istersin ama hislerini yazına katamazsın. Bilirsiniz o yazı kötüdür, ama bir bakarsın ki o sadık okuyucuların, senin beğenmediğin o yazıyı bile beğenir, yorum yazar ve devam etmen için senin için senden çok yazına önem verirler.
Sadık takipçi kitlesine sahip olmak, her yazarın başarısı için ihtiyaç duyduğu en önemli şeydir.
Her şey, o ilk sadık okuyucu kazanmak ile başlar.
Artık bilirsiniz ki, yazınız/yazılarınız o kişinin hayatına dokunuyor. Belki de ,sizin kelimelerinizde bulduğu bir duygu, onun hayatında küçücük veya koskocaman bir değişime neden oluyor.
Ben ne şanslıyım ki bir tane ile başlayan sadık okuyucu ve takipçilerim gün geçtikçe çoğalıyor.
En başlarda sadece bir kişi vardı. Daha sonra disiplinimi bozmadan yazmaya devam ettikçe sayılar gün geçtikçe artmaya başladı.
Kısacası her yazarın ihtiyacı olan şey;
Harika fikirlere sahip olmak değil.
Kusursuz bir yazı stili değil.
Ve kesinlikle profesyonel yazarlık deneyimi de değildir. (Bunların hepsi süreç boyunca size yardımcı olsa bile!)
Her blog yazarının ihtiyacı olan tek şey sadık bir okuyucu kitlesidir.
Gelin, bu kitleyi nasıl edinebileceğiniz ile ilgili size vereceğim tavsiyeleri inceleyelim.
İçerik oluşturucular / yazarlar için sadık kitle ne demektir?
Sadık kitle: Hangi platformda olursa olsun sizi her yerde takip eder.
Belirli konularda otorite figürü olarak size hep güvenir.
Geri bildirim ve fikir vermek için içeriğinizle etkileşime geçer.
Yayınladığınız her şey için temel bir görüntüleme ve destek garantisi verir.
Kulağa oldukça hoş geliyor, değil mi?
İşte sadık bir kitle oluşturmanın altı yolu.
İster ilk okuyucularınıza ulaşmaya çalışan bir acemi olun, ister kitlenizle ilişkinizi derinleştirmek isteyen deneyimli bir profesyonel , bu tavsiyelerin hepsi sizin için.
Yazıma geçmeden önce halen katılmadıysanız, e-posta haftalık bültenime kaydolmak için buraya tıklayın.
Bültenime, abone olduğunuzda size bunun gibi haftalık ipuçları ve yazılar göndereceğim. Sizi bültenimde ağırlamak için sabırsızlanıyorum!
1. “İkinci tıklama” hakkında düşünün.
Yeni başlayan yazarların çoğu yazmaya başladıklarında yalnızca “ilk tıklamayı” düşünür.
Tek bir hikayenin mümkün olduğunca çok trafik, para ve görüntüleme getirmesini isterler.
Peki hızlı çözüm nedir?
Tıklama tuzağı başlıklar yada trend yazılar vagonuna atlamak gibi kısa vadeli stratejiler.
Ama şöyle bir şey de var: Sadık bir kitle oluşturmak için ilk tıklamanın ötesini düşünmeniz gerekir.
İkinci, üçüncü, dördüncü ve bininci tıklamayı da istiyorsunuz.
Bu da o yazıyı yazarken, uzun vadeli düşünmeniz gerektiği anlamına gelir. Sakın, başka bir yazardan viral olan bir makale kopyalamaya çalışmayın. Onun yerine orjinal makaleler ve sevdiğiniz şeyler hakkında yazın.
Yüksek kaliteli içerik yazın. Başlığınızda ne söylüyorsanız, yazınızda da verdiğiniz o sözleri yerine getirin.
Okuyucularınıza sonraki yazınızda size geri dönmeleri için bir neden verin.
2. Duyguları harekete geçirin.
Bu konuyu neden önemsiyorsunuz?
Neden siz, özellikle siz, bu konuda yazmalısınız?
Sizden başka kimsenin yazamayacağı makale nedir?
Tüm bu soruların ortak bir noktası var: o da DUYGU.
Ve dürüst olmak gerekirse, bu yazdığınız her şey için sizin en iyi güçlendiricinizdir.
Duygu, sadece okurken değil sonrasında da insanlarda yankı uyandıracak güçlü bir hikaye oluşturmanıza yardımcı olur.
Bu da sizi hatırlayacakları ve arkadaşlarına da sizden bahsedecekleri anlamına gelir.
3. Güven oluşturun.
Okuyucularınızla güven oluşturmanın en iyi yolu otoriteye güvenmektir.
Ve ideal olarak bu otorite de sizsiniz!
Makalelerinize kişisel deneyimlerinizi katmak onları benzersiz kılar, ilişkilendirilebilirliği artırır ve yazma sürecini basitleştirir.
Ancak tabii ki yazdığınız her konuda uzman olmanız gerekmiyor.
Sadece dışarıdan otorite getirin.
Örneğin, güvenilir kitaplardan, makalelerden veya çalışmalardan alıntı yapın. Eğer yazdığınız alanda kendi başarınız varsa onu ispatları ile okuyucunuza gösterin.
İnsanların tanıyacağı tarihten veya popüler kültürden ünlü bir isim de kullanabilirsiniz.
Bu otorite unsuru, bir kişinin çalışmanızı ilk keşfederken sahip olabileceği, ilk şüphelerin üstesinden gelmeye yardımcı olur.
4. Tamamen size ait bir sahne edinin.
İçeriğinizi Medium gibi platformlarda yayınladığınızda, başarılı olmayı , uğursuz bir algoritmanın insafına bırakırsınız.
[arka planda ürkütücü müziği başlatın].
Yani kitleniz yazdıklarınızı okumak istese bile, büyük bir kısmı göremeyecektir. Benim Medium İngilizce hesabımda 4.5K takipçim var ama 2K’dan fazla görüntülenen bir hikayem henüz olmadı.
Ayrıca, bu vb. platformların beklenmedik bir şekilde kapanması ve takipçilerinizin kaybolması ihtimali her zaman var.
Bu duruma karşı en büyük silahınız, kendi bloğunuz ve takipçilerinizin e-posta listeleridir.
Merak ediyor olabilirsiniz, 30 sayfalık bir e-kitap yazıp, okuyucularıma hediye olarak vermemin nedenlerinden birisi de budur.
Yarın ihtiyaç halinde onlara ulaşmak istediğimde, elimde belki telefon numaraları olmayabilir ama nereden yazarsam yazayım, e-postalarına yazı gönderebileceğim bir e-posta adreslerine sahibim.
E-posta listeleri, size insanların e-posta gelen kutularına doğrudan erişim sağlar, sohbetler başlatır ve daha fazla ayrıcalık sağlar.
(Bir e-posta listesinin nasıl kurulacağını ve en iyi platformun hangisi olduğunu merak ediyorsanız yorumlarda yazın, gelecek talepler doğrultusunda detaylı bir yazı hazırlamak isterim.)
5. Kitlenizle etkileşime geçin.
Medium’daki tüm yorumlarıma her zaman yanıt veriyorum. Şu an gelen yorumların toplam sayısı, bunu yapabileceğim miktarda olduğu için bir süre daha devam edeceğe benziyor.
Fakat e-posta üzerinden gelen soruların sayısı gün geçtikçe çok artmaya başladı.
Çözüm olarakta Substack platformun’da yayınladığım haftalık bültende, ayrıca hızlı soru cevap bölümü de ekledim ve takipçilerim ile karşılıklı kullanmaya başladık.
Şimdilik etkileşim çok iyi gidiyor. Ayrıca her takipçim, birbirlerinin sorduğu soruları ve benim yazdığım yanıtları gördüğü için konuşulan konular bir çok kişiye rehberlik niteliğinde olabiliyor.
Bu metod, okuyucularımı birebir tanımama, onlarla daha kişisel bir bağ kurmama ve ilgi alanlarını anlamama gerçekten yardımcı oluyor.
Unutmayın, iletişim tek yönlü olmadığı sürece her şey işe yarar.
6. İnsanların sizi neden takip ettiğini öğrenin.
Bu biraz dedektiflik çalışması gerektirebilir, ancak buna değer.
Kolay yolu, istatistiklerinizi kontrol etmek ve en iyi performans gösteren hikayeleriniz arasında kalıplar aramaktır.
Belirli bir konu mu?
Bir yazı stili mi?
Bir duygu mu?
Bunu bir adım öteye taşımak istiyorsanız, yorumları kontrol edin.
Göze çarpan bir şey var mı?
Bunu saptamaya çalışın ve bir sonraki makaleniz için bir hipotez olarak kullanın.
Varsayımınız doğrulanırsa, o yaptığınızı daha kaliteli bir yazı ile tekrar edin.
İnsanlara istediklerini vermek için buradasınız!
Fakat, unutmayın istekler her an değişebilir, bunu sürekli takip edin ve havayı koklayın.
Sonuç
Sadık bir kitle oluşturmak kolay DEĞİL.
Uzun bir süre boyunca çok fazla özveri ve sıkı çalışma gerektirir.
Ve aynı zamanda, kafanızı kuma gömüp görüntülenme peşinde koşmak çok caziptir.
Biliyorum çünkü ben de Medium İngilizce bloğumda o yollardan geçtim!
Ancak günün sonunda, blog yazmak sadece yazmakla ilgili değildir. Mesajınızı gerçek insanlarla paylaşmakla ilgilidir.
Gerçek tepkiler almaktır.
Bir fark yaratmaktır.
Bu yüzden emin olun, hedef kitlenizle ilişkinizi derinleştirmek için harcadığınız her dakikanın karşılığını fazlasıyla alacaksınız.
Yazarlık yolculuğunuzu, Medium’da kuralına uygun ve daha iyi yapabilmeniz için size küçük bir hediye vermek istiyorum — Buradan Alabilirsin.
Tüm mücadele eden yazarları yazmaya teşvik etmek, motivasyonlarını yüksek tutmak için, bildiğim bütün teknikleri paylaştığım ve ayrıca karşılıklı soru-cevap bölümününde olduğu bir e-bülten hazırladım — Buradan Katılabilirsin.